banner1

Mahmut KAR, '28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağdurları Paneli'nde konuştu

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Sayın Mahmut KAR, HÜDA PAR İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen “28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağdurları Paneline” konuşmacı olarak katıldı. Mahmut Kar, İslamî camialara yönelik hukuksuzlukların temelinde mevcut sistemi..

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Sayın Mahmut KAR, HÜDA PAR İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen “28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağdurları Paneline” konuşmacı olarak katıldı. Mahmut Kar, İslamî camialara yönelik hukuksuzlukların temelinde mevcut sistemin olduğunu vurgulayarak; “Her şey Laik Türkiye Cumhuriyeti kurulurken başladı” dedi. Hükümetin somut adımlar atarak İslamî davalarla alakalı mağduriyetleri gidermesi gerektiğini belirtti. Mahmut KAR'ın konuşmasından geniş bir kesit; “Her şey nasıl başladı?” sorusuna, ‘Her şey Laik Türkiye Cumhuriyeti kurulurken başladı' cevabını vererek sunumumu devam ettirmek istiyorum. Çünkü temel anlamda Laiklerin ve Kemalistlerin kurduğu bu Cumhuriyet, dünden bugüne iki dönemli toplumsal çevreye düşman gözüyle bakmıştır. Bunların birincisi Müslüman Kürt halkıdır, diğeri ise genel olarak rejimin ideolojisini, değerlerini kabul etmeyen ve bu anlamda başkaldırı ortaya koyan Müslümanların tamamına karşı bir düşmanlık ortaya konmuştur. Bunun için hak, hukuk ve adalet kavramlarını, eğer mesele Müslümanlarsa Laik Türkiye Cumhuriyeti ile yan yana getiremeyiz. Çünkü onun, İslam'a ve Müslümanlara karşı bu düşmanlığı geçmişten bugüne devam ediyor. Dönem dönem 2000'li yılların başına kadar Laik Kemalist yargının baskısıyla zulüm devam ederken, 2000'li yıllardan sonra ise FETÖ yargısı dediğimiz bu yapı, yine İslam'a düşmanlık, yine Müslümanlara düşmanlık ile kendini gösterdi. İkisinde de ne uluslararası, ne de yerel hiçbir hukuk prensibi göremeyiz. Geçmişten bugüne kadar 100 yıllık süre içerisinde Müslümanlarla ilgili yürütülen yargılamaların hiçbirisinde hukuk prensiplerini göremeyiz. Devletin, kendisinin yasalaştırdığı ve kanunlaştırdığı hukuk prensibinden bahsediyorum. Onlar kendi hukuk prensiplerine dahi saygılı olmamışlardır. Onların temel prensipleri kendi bekalarıdır, kendi kurumlarının ideolojilerinin hayatta kalmasıdır.” dedi. Beklentimiz Müslümanların bu mağduriyetini giderilmesidir. Mazlumların, mağdurların sorunlarını giderecek olan hükümettir. Biz Müslümanlar olarak minnet de beklemiyoruz. Bu mağduriyetlerin giderilmesi karşılığında değerlerimizden, düşüncelerimizden, çalışmalarımızdan bir şey vermeyeceğiz. Biz biliyoruz ki Rabbimizin üzerimizdeki takdirinin dışındaki hiçbir şey gerçekleşmeyecek. Cezaevindeki kardeşlerimizin içeride olması Allah'ın onlar üzerinde yazdığı takdirdir. Bize düşen ise bu konuda mağduriyetleri, mahkûmiyetleri dile getirmek ve konuda adım atması için hükumeti sorumlu adımlar atmaya çağırmaktır. Bizim sorumluluğumuz bu kadar. ‘Rabbimize karşı biz bu sorumluluğumuzu ifa ettik' diyeceksek ki inşallah diyebileceğiz; Bu şekilde sorumluluğumuzu yerine getirmiş olacağız. Bundan sonra artık sorumluluk hükumetindir. Hükumet somut adımlar atarak tüm davalarla alakalı mağduriyetleri gidermesi gerekir. Genel olarak İslam'a ve Müslümanlara karşı yürütülmüş tüm bu yargılamalardan dolayı da bir özür borcu olarak da geçmişte kim yapmışsa; Kemalistler yapmışsa FETÖ'cüler yapmışsa, ‘Onlar size zulmettiler mağdur ettiler' diyerek de Müslümanlardan özür dilemelidir. Bu da hükümetin borcu ve sorumluluğudur.”

Son videolar